AŞAĞIDA EĞLENCE İÇİN BİR KAÇ HİKAYE VAR OKUYUN,EĞLENİN!
1.şimdiye kadar yapılan en ilginç evlenme teklifi
Günlerce, gecelerce hep onu düşünmüştüm. O ise beni sadece bir iş arkadaşı olarak görüyordu. Hatta bir seferinde, kız arkadaşıyla kavga etmiş ve bana cep telefonunu uzatarak, onu aramamı ve ikna etmemi rica etti. Göz yaşlarımı içime akıtarak, kıza telefon açıp barışması için ikna etmeye çalıştım. Sanki tanrı dualarımı duymuştu. Kız hiçbir şekilde barışmaya yanaşmıyordu. Ben üstüme düşeni fazlasıyla yapmıştım. Aradan birkaç hafta geçmişti. Haldun olanları unutup, eski neşesine kavuşmuştu. Bir akşam saat 22:00 sularında cep telefonuma bir mesaj geldi. Mesajın sahibi Haldun’du. Mesaj şöyleydi; “Yarın bana son kez yardım etmeni istiyorum. Hayatımın aşkını buldum. Ne olur benimle evlenmesi için onu ikna et.” Bu mesaj beni beynimden vurmuştu. Gün ışıyana kadar yanağımdan süzülen yaşlar, yastığımda acı ve unutulması mümkün olmayan bir iz bırakmıştı. İşe giderken ayaklarım beni geri geri götürüyor, yol bitmesin diye sürekli dua ediyordum. Hayatımda ilk ve son kez aşık olmuştum ve bu aşkı ben kendi ellerimle yok edecektim. Mesaime yarım saat geç gittim. İçeri girer girmez Haldun, bu günün hayatındaki en mutlu gün olduğunu ispatlar gibi neşeli ve bir çocuk gibi heyecanlı yanıma geldi. Ben ise yenilgiyi çoktan kabullenmiştim. Ama sevdiğimin mutluluğu beni teselli ediyordu. Haldun, “iyi günler” dedikten sonra hemen konuya girdi; “Yeşim, senin hakkını nasıl ödeyeceğim bilmiyorum. Ama inan çok yüce bir olaya vesile oluyorsun.” Elindeki telefon numarasını bana uzattı. Bu numarayı arayıp, karşı tarafa; “Haldun seni hayatını paylaşacak kadar çok seviyor. Lütfen onu kırma ve evlilik teklifini kabul et. İnan seni şimdiye kadar kimseyi sevmediği kadar çok seviyor” dememi istedi. Sonra da masama; “Bu emeğinin karşılığı değil ama” diyerek küçük bir hediye paketi bıraktı. Masamdaki iş telefonunu alıp elimdeki telefon numarasını çevirmeye başladığımda, Haldun parmaklarımdaki titremeyi görecek diye çok endişelendim. Telefon çalmaya başlamıştı. Birden masamdaki kutudan love story müziğini duydum. Telefon halen kulağımdaydı. Bir yandan da kutuyu açmaya çalışıyordum. Kutuyu açtığımda bir cep telefonu gördüm. Telefonu aldım ve açtım. Haldun bir hamle ile masamdaki iş telefonunu kulağımdan aldı. Ben ise gayri ihtiyari cep telefonunu kulağıma götürmüştüm. Haldun, şimdiye kadar duymayı her şeyden çok istediğim, bir kerecik duyduğumda ölmeyi bile kabul edeceğim o cümleleri söylemeye başladı. Ben ise göz yaşlarımı tutamadım ve boynuna sarıldım.
2.okulda yaşananlar babaya nasıl anlatılır?
İstanbul’da üniversitede okuyan genç kız Ankara’daki babasına telefon etmiş:
- Baba, meraba. Ben Lale….
- Ooooo. Güzel kızım benim. N’abersin bakalım?…
- Hiç sorma babacığım. Hiç keyfim yok valla…
- Hayırdır? Bi sorun mu var?…
Kız ağlamaya başlar; babası ise üzüntü ve meraktan kafayı yemektedir:
- N’ooldu kızım? Anlatsana…
- Murat evi terketti. Boşanmak istiyormuş…
- Ne evi lan? Ne boşanması? Sen ne zaman evlendin de boşanıyorsun?…
- Hani senin hiç hoşlanmadığın esrarkeş çocuk vardı ya. Ben onunla evlendim.
- İyi halt ettin, zilli. Neyse, artık yapacak bi şey yok. Versin mahkemeye, hemen boşanın…
- Boşanalim ama benden 10 milyar istiyor. Eğer vermezsem, iyi zamanlarımızda çektiği çıplak fotoğraflarımı internetten herkese yollayacakmış….
- Püüh. Rezil… Çıplak fotoğraf çektirdin, öyle mi?
- Ama babacığım. O benim kocamdı. Ne biliyim böyle bir puştluk yapacağını.
- Peki. Olan olmuş artık. Yarın havale ederim parayı…Öğleden sonra Bankaya gidip çekersin; sonra da alıp yakarsın o kahrolası fotoğrafları…
- Sağol baba. Eeee. Şey…Bi de kürtaj için 2 milyara ihtiyacım var…
Adam artık iyice fenalaşır. Boğuk bir sesle konuşur:
- Kürtaj mı? Bi de hamile mi kaldın o çocuktan sen?…
- Aslında ondan değil… Zenci bi çocuk vardı…Zaten o yüzden ayrılıyoruz ya….
Adam bayılmak üzeredir. Nabzı yükselir, tansiyonu düşer, artık inleyerek konuşmaktadır:
- Biz seni oraya okumaya yollamıştık. Sen ne haltlar çevirmişsin. Allahım. Nedir bu başımıza gelenler…Okulu bititir bitirmez Ankara’ya dönüyorsun, yoksa kırarım bacaklarını…
- İstersen hemen dönebilirim babacığım. Ben geçen yıl okuldan atıldım çünkü…
Adam masanın üzerindeki soğuk su dolu sürahiyi başından aşağıya devirir ve ancak bu şekilde konuşmasını sürdürebilir:
- Okuldan mı atıldın? Hani birlikte avukatlık yapacaktık, zilli?…Eh ulan? Sen hele bi gel buraya. Ben sana yapacağımı bilirim. Evden dışarıya adım attırmıycam sana. İlk isteyenle de evlendiricem….
- O iş zor be baba. Biliyorsun, moda oldu, artık evlenmeden önce eşler birbirlerinden sağlık raporu istiyorlar… Pek iyi bi rapor sunacağımı zannetmiyorum ben…
- Allahım, çıldıracağım… Bir de cinsel hastalıklar haaa…..Kesin o zencidendir…
- Çok pis arkadaşları vardi. Bilmem artık hangisinden kapmışımdir…
“Gümmm!” diye bir ses duyulur. Adam kisa bir süre için kendinden geçmis ve arkaya devrilmistir; ancak hemen kendisini toparlayıp tekrar telefonu alır.
- Hemen bu akşam dayını yolluyorum oraya. Seni alıp gelecek. Adresini ver bakiyim…
- Mahmutpaşa Karakolu’ndayım… Gelirken kefalet için de biraz para getirsin yanında…
- Karakol mu?…Bi de karakola mı düştün layyynnn? Ne yaptın?….
- Dün kafam çok bozuktu, çok içmişim. Araba kiralayıp dolaşmaya çıktım. O kafayla Arnavutköy’de kokoreççi dükkanına girdim. Ama neyse ki kimse ölmedi. Dükkan sahibiyle kiralık araba firmasına biraz para vermek gerekir sanırım…
Adam artık iyice fenalaşmıştır. Hatta fenalaşmak ne kelime; adeta kahrolmuştur. Telefonda kısa bir sessizlik olur. Kız tekrar konuşmaya başlar :
- Babacığım. Sakın üzülme. Bütün bunlar bir şakaydı. Ben sadece sınıfta kaldığımı söylemek için aramıştım…
Bunun üzerine adam sevinçle ve mutlulukla haykırır :
- Canın sağolsun be güzelim, boşveeerrr. Okul da neymiş? Hiç mühim değil, tatlıcanın sağolsun senin güzel kızım beniim!.
3.Kafayı yedirten pc problemleri
Önceleri zengin ailelerin evinde olan bilgisayar artık heryerde.
Bırakın evleri ceplere bile girdi. Ancak bu hızlı yayılma firmaların teknik destek birimlerine adeta zulüm olarak geri döndü..
İşte yaşanmış örnekler;
Tek.Des: Nasıl bir bilgisayarınız var Ömer bey?
Müşteri : Beyaz
Tek.Des: Ekranınızın solundaki “Bilgisayarım” ikonunu tıklar mısınız?
Müşteri : Sizin solunuz mu, benim solum mu?
Tek.Des: Günaydın. Size nasıl yardımcı olabilirim?
Müşteri : Merhaba. Yazıcım çalışmıyor da…
Tek.Des: Anladım. “Başlat” tuşuna basar mısınız?
Müşteri : Arkadaşım! Ben Bill Gates değilim. Bana öyle teknik konuşma!
Müşteri : Merhaba. Ben Aysu. Bilgisayarımdan çıktı alamıyorum. Her deneyişimde “yazıcı bulunamıyor” diye bir ikaz yazısı çıkıyor. Yazıcıyı kaldırdım ekranın önüne koydum, hâlâ “yazıcı bulunamıyor” diyor.
Müşteri : Yazıcımdan renkli çıktı alamıyorum. Bir şeyi eksik mi yapıyorum acaba?
Tek.Des: Yazıcınız renkli mi?
Müşteri : Aaah! Afedersiniz ya…
Tek.Des: Şimdi ekranınızın üzerinde ne var hanımefendi?
Müşteri : Eşimin doğum günümde hediye ettiği ayıcık. Niye?
Müşteri : Klavyem çalışmıyor.
Tek.Des: Bilgisayara bağlı mı acaba?
Müşteri : Bilgisayaın arkasına ulaşamıyorum.
Tek.Des: Klavyenizi elinize alın ve on adım geri gidin.
Müşteri : Tamam.
Tek.Des: Klavye sizinle geldi mi?
Müşteri : Evet.
Tek.Des: Bu, klavyeniz bilgisayara bağlı değil demek oluyor.
Müşteri : A-a! Masada bir klavye daha var… Hah! Bu çalışıyor.
Tek.Des: Şifrenizi söylüyorum: küçük c, büyük a, küçük n, 7
Müşteri : 7 büyük mü, küçük mü?
Müşteri : Nete giremiyorum. (dial-up dönemi)
Tek.Des: Parolanızı doğru girdiniz mi acaba?
Müşteri : Tabi. Arkadaşımın girdiği parolanın aynısı girdim.
Tek.Des: Arkadaşınızın girdiği parola neydi?
Müşteri : Beş yıldız.
Tek.Des: Hangi anti-virüs programını kullanıyorsunuz efendim?
Müşteri : Windows
Tek.Des: O anti-virüs programı değil efendim.
Müşteri : Afedersiniz; internet explorer`dı.
Müşteri : Çok büyük bir problemim var.
Arkadaş bilgisayarıma bir ekran koruyucu koydu.
Ama mouse`ı oynatınca kayboluyor ya!
Tek.Des: Buyurun efendim?
Müşteri : Eee! İlk defa mail gönderiyorum da…
Tek.Des: Tamaam! Ben size yardım edeyim.
Müşteri : Adresteki “a”yı yazdım da, çevresine daireyi nasıl çizeceğim?
Müşteri : Merhaba, ben Ayşe. Disketimi yuvasından çıkaramıyorum da…
Tek.Des: Çıkartma düğmesine bastınız, değil mi?
Müşteri : Elbette. Sıkıştı herhalde.
Tek.Des: Tamam hanımefendi, not alıyorum. Bir arkadaş gelir bakar.
Müşteri : Bi dakka! Disket henüz yuvasına koymamışım, masanın üzerinde duruyor. Afedersiniz.